Ayrışma
Günümüz koşullarında iş yapmanın ne kadar zor olduğunu hemen herkes anladı. Eskiden olduğu gibi bu bölgenin kralı olmak yetmiyor. Daha güçlü olmak gerekiyor. Mali yapının dayanıklı olması, insan kaynağının nitelikli olması, rekabet yeteneğinin üst düzeyde olması kesinlikle gerekli. İstanbul’da yapılan son IMF toplantılarından çıkan sonuçlar da bu durumu teyit ediyor. IMF’ye göre bundan sonra devlet piyasada yeni bir rol üstlenerek daha sıkı denetim uygulayacak, hükümetler eskiden olduğu gibi bol keseden teşvik dağıtmayacak, kamu harcamalarında kısıntıya gidilecek bir de yakın bir gelecekte faizlerin yukarı doğru çıkışı başlayacak.
Bizim hükümetimiz toplantının bitimiyle hemen harekete geçti. Nereden vergi alırım düşüncesiyle hareket edip akla gelmeyecek uygulamalar bulmaya başladı bile. Son olarak otomobil üzerindeki müzik aletlerinden otomobilin değeri üzerinden vergi almaya yönelerek bu konudaki gayretkeşliğini gösterdi. Radyo, teyp, CD çalar gibi müzik aletlerinin vergisi onların değeri üzerinden değil de otomobilin değeri üzerinden belirlenecekmiş. Buna benzer uygulamalarla bundan sonra daha çok karşılaşabiliriz. Üstelik bu uygulama geriye doğru işleyecekmiş. Yani geçmişte yapılan satışları da kapsayan bir vergi uygulaması olacakmış.
Krizden kurtulmaya başladığımız dönemde çevresel koşulların artık eskisi gibi olmayacağını bilmek gerekiyor. Ancak kontrol edilemeyen çevresel değişkenler ne kadar zor olursa olsun işine odaklanan firmalar için durum değişmiyor. Onlar kriz döneminde de büyümeye ya da ayakta kalmaya devam ettiler. Üstelik bazı şirketler krizin yarattığı tehditlerden önemli fırsatlar çıkartarak daha güçlü hale geldiler.
Dönemsel ekonomik dalgalanmaların en önemli sonuçlarından birisi de piyasada gerçekleştirdiği sadeleştirmelerdir. Her ciddi şirketin şikayet ettiği, pazarı bozan, haksız rekabet yaratan merdiven altı şirketler, ayakta zor duran kurumsal olmayan işletmeler bu dönemde birer birer yok oldular. Büyük şirketler bundan böyle kendi tedarikçilerini bu türden şirketleri kullanarak tehdit edemeyecekler. Mal ve hizmet piyasalarında taşlar yerine oturmaya başladı. Hak edenler ayakta kalırken çürük yumurtalar ayıklandı. Toz duman içinde iyi şirketlerden bazıları da yok oldu ancak onlar sahip oldukları deneyim ve yeteneklerle bir başka sektörde yine iş yapmaya başlayacaktır. Özetle babadan kalma yöntemlerle iş yapmanın tarihe karıştığı bir döneme doğru giriyoruz. Hesap, kitap zamanı. Plansız, programsız iş yapma devri bitti. İşini iyi yapanlarla yapamayanlar bundan sonraki dönemde daha net bir şekilde görülecek. Pazara hakim, pazarı dinleyen, gözleyen, müşterilerini birer entelektüel sermaye unsuru olarak gören firmalar için bundan sonra işler daha iyi gidecek.
Şirketin faaliyet alanını “Her türlü imalat, ithalat, ihracat, taahhüt, inşaat, turizm, toptan, perakende,..........”diye tanımlayan şirket ana sözleşmeleri dönemi bitti. Belli bir alanda uzmanlaşma, belli bir işe odaklanma ve o işi en iyi biçimde yapmak en akılcı yöntem. İşte bu noktada bir ayrışma yaşanıyor. Ne iş olsa yaparım diyenlerle, belli bir konunun uzmanı olanlar, moda olan, trend olan her işi yapmaya kalkışanlarla, köklü geleneklere, kurumsal yapılara sahip olanlar farklı yerlerde duruyorlar.
A.B.D.de alınan kararlarla, IMF toplantılarından çıkan sonuçlar ve pazarda yaşananların çizdiği tabloya göre krizden sonra uzun sürecek yeni bir dönem başlayacak. Bu dönem işini iyi yapanların sorun yaşamayacağı ancak bu krizden de bir şekilde kurtulan “kötü yönetilen şirketler” için işlerin çok zor olacağı bir dönem olacak.
Yorumlar