İş Dünyasının Tükettiği Kavramlar

Son birkaç yıldır birbiri ardı sıra gerçekleşen ve iş dünyasını bir araya getiren zirvelerin ana temalarına baktığımızda; her biri batı iş dünyasının özellikle A.B.D.’nin dünya pazarlarına tanıttığı bu yolla da milyarlarca dolarlık yazılım, donanım, kitap, CD, eğitim ihraç ettiği süslü kavramlar göze çarpar. Yakın geçmişi şöyle kısaca bir hatırlayalım; “Kurumsal Kaynak Planlaması” “Müşteri İlişkileri Yönetimi” “Marka” “İnsan Kaynakları Yönetimi” “Yenilik Yönetimi” “Değer Yaratmak” “Bilgi Yönetimi” “Liderlik” “Kurumsal Yönetişim” “Değer Zinciri” “Lojistik Yönetimi” “Tedarik Zinciri Yönetimi” “one to one marketing” gibi kulağa hoş gelen ancak zirvelerde konuşulduktan sonra çoğunlukla bir tarafa atılan kavramlar, anlayışlar, yaklaşımlar, konseptler.....

İş dünyası, göz alıcı lansmanlarla tanıtılan ve her biri için ciddi sayılabilecek ücret talep edilen bu toplantıları sosyal bir etkinlik olarak görüyor. Bir araya gelinip, kartlar, alınıp veriliyor. “Ara beni, ararım seni” tarzında ayak üstü sohbetlerden sonra yine kurtlar sofrasına dönülüyor.

Dönülüyor dönülmesine de bu arada “Liderlik Konferansında” Fatih Terim’den “karizmatik liderlik” konusunda ip uçları alınmış, Hülya Avşar’ın marka olma serüvenini anlatan manâlı!! bir sunum dinlenmiş, reklam konusunda derin bir mevzuun içinden göbek dansının kıvrak nağmeleri ve bel kıvırmalarıyla uyanılmış, şehir hatları vapurlarında ayna, tarak, kırtasiye satan “Burhan Pazarlama” ve köşe başlarında çiçek satan roman vatandaşlarımızdan satışın incelikleri öğrenilmiş, ülkemize ilk defa gelmiş dünyaca ünlü pop starlardan yenilik, marka gibi moda kavramlar konusunda feyz alınmış, “Aşkla Yaratılan Markalar” konusunda Ertuğrul Özkök’ün derin deneyimlerinden faydalanılmış, herbiri tanıtım dehası olan Bakanlık bürokratlarına Türkiye’nin nasıl pazarlanacağı konusunda sorular sorulmuş oluyor. Bu süreçte bu yeni ve süslü kavramların Türkiye pazarı çoktan oluşmuş oluyor. Gelsin yazılımlar, donanımlar, danışmanlıklar, eğitimler…Sadece CRM konusunda pazarda satılan birkaç bin yazılım olduğunu söylemek bile sanırım bir ipucu verebilir.

Tüm bu konuşulanların ardından iş dünyasında neler değişiyor? Ürün ve hizmetlerimize daha çok değer katabiliyor muyuz? Müşterilerimizi çağrı merkezlerimizde daha mı az bekletiyoruz?. Satış sonrası destek hizmetlerini çok daha ileri seviyelere çıkabiliyor muyuz? Kurumsal kaynaklarımızı daha etkin planlanıyor, daha rekabetçi olabiliyor muyuz? Nakliyatçılıktan lojistik iş modeli olmaya dönüşme sürecimiz hızlanıyor mu? CRM zirvesinden sonra aynı müşteriye üç kredi kartı gönderme ucuzluğundan vazgeçebiliyor muyuz? Kurumsal yönetişim ilkelerini eksiksiz uygulayabiliyor muyuz? Bırakın birebir pazarlamayı, nişleri yakalamayı başarabiliyor muyuz? Yurt dışında böyle etkinlikler yapılınca –ki bu kadar sık ve çeşit çeşit yapılmıyor- kaç tane yöneticimiz başarı öyküsü anlatmaya gidebiliyor?

Doğaldır ki bu tür zirveler ya da toplantılardan amacını aşan sonuçlar beklenemez. Ama hiç olmazsa ele alınan konuların hem akademik hem de uygulamacı perspektifinden detaylı bir şekilde irdelenmesini ve ülkemiz pazarlarına ve de koşullarına uygun sonuçlara ulaşılmasını beklemek hakkımız değil mi? Ya da tersinden bakacak olursak burada anlatılanların, paylaşılanların doğru uygulamalar ve başarılı iş modellerinden kaynaklanması gerekmez mi?

İş dünyasının bilgi açlığına saygı duymak gerek. Yeni konuları izleme konusundaki gayretini de alkışlamak lazım. Bu tür etkinliklerden ne kadar para kazanıldığını bilmiyoruz ama ortaya çıkan iş çok da tatmin edici değil gibi görünüyor. Bu tarz etkinliklerin moda ya da trend olarak algılanması söz konusu. Konu ve içerik doğru belirlendiğinde ilgi çekmek için gösteri dünyasının figürlerine ihtiyaç kalmaz. Çiçek satan romanlara, sinema ve tiyatro oyuncularına, pop yıldızlarına gerek duyulmaz. Ortalıkta dolaşan dansözler, mankenler, seyyar satıcılar renk katmıyor, sadece hafifletici etki yaratıyor. Bir de dışarıdan getirilen sözüm ona uzmanların seçiminde de dikkatli olunmalı. Sadece konuşarak para kazanan ve gittiği her yerde ezberden aynı konuşmayı yapan, ülkemiz, bölgemiz pazarları hakkında hiçbir bilgisi, görgüsü olmayan kişiler yerine iş adamlarımıza, yöneticilerimize gerçek anlamda katkı sağlayacak konuşmacılara yer verilmesi gerekir.

Ayrıca üniversiteler kenti İstanbul’da kamu ve vakıf üniversitelerinin biraz daha etkinliklerin içine çekilmesi belki hemen olmasa da yakın gelecekte etkinliklere bilimsel bir derinlik de kazandırabilecektir.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Entegre Pazarlama İletişimi

Yabancı Şirketlerin Türkiye'ye Yönelmesi