Kayıtlar

Kasım, 2006 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Mantık Evliliği mi Aşk Evliliği mi?

Mantık evliliği LOVEMARKS toplantısı geçenlerde yapıldı. 'Arçelik' bir numaralı 'aşkla sevilen marka' ilan edildi. Buradaki kavramlaştırmaya itirazım var. Benim evimdeki tüm beyaz eşyalar Arçelik'tir. Âşık olduğumdan filan değil. 1) Düzgün çalışıyorlar. 2) Servisi gayet iyi. Yani gayet rasyonel, mantıklı nedenleri var Arçelik'i tercih etmemin. Bizimkisi aşk filan değil düpedüz mantık evliliği! Emre Aköz Sabah Gazetesi 14 Kasım 2006 İsmail Kaya Hoca'mızın kulaklarını çınlatmak istiyorum. Uygulamacılar Akademisyenleri geride bırakıyor diye üzülüyordu. Açıkçası ben de aynı kaygıları taşımaya başlamıştım ama LoveMarks toplantısında Ertuğrul Özkök konuşmacı olarak katılıp o konuşmayı yapmasaydı bu kaygılarım büyüyerek devam edecekti. Bir de Arçelik LoveMark ilan edilince tuzu biberi oldu. Uygulamacılar genelde akademisyenleri görmezlikten gelip kendi aralarında "körler sağırlar, birbirini ağırlar"türünden toplantılar yapmaya başladılar. Bunların sayısı

Marka Vaatte Bulunmaktır

Başarılı bir marka olmak için ne yapılması gerektiğini hemen herkes biliyor da yapılanlara bakılınca işlerin o kadar da kolay olmadığı görülüyor. Pazarlamadan satışa, müşteri ilişkileri yönetiminden duygusal bağlara kadar bir çok alanda çaba sarfeden başarılı markaların yanısıra, tüm bunları yapıyor görünüp de tersini yapanlar da az değil. Aşağıdaki üç örnekte, marka konusunda ne kadar dikkatli olunması gerektiğini gösteren önemli ipuçları yer alıyor. BONUS CARD Bonus Card, düzenli olarak kullanıcılarını ödüllendiriyor. Belli bir limiti aşan müşterilere Bonus Plus gönderiliyor. İlk aldığınız kart yani Bonus Master ise ayrı bir kredi kartı olarak müşteride kalmaya devam ediyor. Bir anda iki ayrı karta sahip oluyorsunuz. Önceki kartınıza olan taksitleri ayrı, Bonus Plus taksitlerini ayrı takip etmeniz gerekiyor. Bu durumu size açıklamadıkları için de borcunuzu ödemiyor olabiliyor, gecikme faiziyle karşıya kalabiliyorsunuz. Elinizdeki mevcut kredi kartı neden Plus karta dönüştürülmez de i

Memleketimden Pazarlama Manzaraları

Gazetecilerin ağzından düşürmedikleri “Türkiye’de malzeme çok” lafı pazarlama için de geçerli. Nereye baksak hemen düzeltilebilecek bir pazarlama yanlışı görmek mümkün. “Marketing myopia” kavramının ana vatanı olsa olsa bizim ülkemizdir. Örnek mi arıyorsunuz? Hemen birkaç tane sıralayalım; Daha önce hem konut hem de tüketici kredisi kullanan ve üstelik uzun vadeli konut kredisini hala ödemeye devam eden müşterisinden ikametgah ilmühaberi, maaş bordrosu, kimlik fotokopisi gibi daha bir çok belgeyi isteyen, “bunlar zaten sizin elinizde var” dediğinizde de “olmaz efendim hepsinin yeniden gelmesi gerek” diye cevap veren bankadan mı başlasak acaba? Elektronik sözleşme yasası yürürlükteyken başvuru formunu doldurup, imzalayıp getirin diyen, internet şubelerine sahip olduğu halde buradan sadece temel bankacılık işlemleri yaptıran bankalarımız ne zaman müşterilerine odaklanacaklar diye merak ediyorum. Bu bankaların “müşteri ilişkileri yönetimi” eğitimleri ve yazılımları için ne kadar büyük

Türkiye'de Pazarlamacı Algısı

Türkiye’de Pazarlamacı Algısı Pazarlama kavramı son yıllarda biraz daha eli yüzü düzgün bir yere oturmaya başladı. Önceleri pazarlama ve pazarlamacı kavramları hep olumsuz çağrışımlar yaratırdı. Bu nedenle de pazarlama işiyle uğraşanlar ek olarak bu olumsuz çağrışımları gidermeye çalışırlardı. Tam bu durum giderek daha az rahatsız edici olmaya başladı denilmeye başlandığı anda ülkemizin Başbakanı ile Ana Muhalefet Partisi Başkanı arasında yaşanan polemik her şeyi yerle bir etti. Çok değil birkaç ay önce “ülkemi pazarlamakla görevliyim” diyen Başbakan siyasi rakibine 301 madde tartışmaları ile ilgili olarak “sizin zihniyetinizde pazarlamacılık var” şeklinde bir ifade ile yüklendi. Cevap ise gecikmeden ve de aynı irtifadan geldi “Pazarlamacılık ’marketing’ anlamına gelir ki, Türkiye’yi, Kıbrıs’ı pazarlamakla övünen kendisidir. Türk siyasi tarihinde pazarlamacılığa layık tek isim kendisidir. Pazarlamacı ve pazarlıkçı kavramlarını karıştırması sadece bir kültür zafiyetinin sonucu değildi