Şirketlere Reçeteler


Şirketler üzerine yazılan sabun köpüğü kitapların çoğunda yöneticilere “olumlu düşün”, “rahat ol”, “geniş ufuklu ol” “astlarına iyi davran” “sürekli diyalog kur”, “iletişim kanallarını açık tut”, “web sayfanı şöyle yap” “değişimi sürekli kıl” gibi bir babanın çocuğuna vereceği türden öğütler verilir. Bunların çoğu genelde güzel şeylerdir de pek yararlı değildir. Yap demesi kolay ama yapması zor işlerdir. Genelde işsiz Amerikalı danışmanların yazdığı bu kitaplar çok tutulur. Konuya ilgisi olanlar bu kitaplardan okuduklarını eş dost toplantılarında çay yada kahve içerken birbirlerine satarlar.  Bu kitaplarda yazılanların hepsi tamamen doğru olsa ve hepsini gözü kapalı  yapmaya kalksanız şirketiniz bir dünya şirketi olur, ne üretseniz satar, parayı koyacak yer bulamazsınız. Üstelik bu kitapları yazanların da neden bu yolları izleyip zengin olmadıkları, onun yerine yazarlıktan geçinmeye çalıştıkları da ayrı bir merak konusudur. Tıpkı günlük gazetelerin arka sayfalarında yazan “bir bardak şarap kalp riskini azaltıyor”, “her gün bir elma uykusuzluğa iyi geliyor”, “kolestrol sorunu için her gün bir iki kaşık elma sirkesi içmek gerek”, “soğuk algınlığına yakalanmamak için her gün bir portakal yiyin”, “sabahları havuç suyu için”, “prostattan korunmak için bal yiyin” gibi kalıpların hepsini alt alta yazıp gerçekleştirirseniz Allah korusun mide fesadından öleceğiniz gibi. Bu türden kitapların hepsini uygulamaya kalksanız şirketin ne durumda olacağını tahmin etmek güç değildir.

Oysa gerçek hayat her zaman farklı sesler verir. “Olumlu düşün” öğüdünü bugünkü piyasa ortamında nasıl gerçekleştireceğiz? Kriz kapıda, dolar her gün inip çıkıyor, borsanın hali ortada. Pazarla ilgili beklentileriniz net değil. Ama siz oturup olumlu düşüneceksiniz ve de yatırım yapıp üretimi arttıracaksınız. “Ya da sürekli diyalog kur” öğüdünü tutmanız gerektiğini düşünün... Çukurova Grubunun Yönetim Kurulu ile sürekli diyalog halinde olan M.Emin Karamehmet’in Turkcell serüveninin başında tek başına karar verdiğini, bütün yönetim kurulu üyelerinin GSM operatörlüğü işine girmenin yanlış olacağını söyledikleri halde bu işe soyunduğunu aklınıza getirin ve bu öğüdü de çöpe atın. Peki ya astlarına iyi davran öğüdünü tutmak isteyen patron giderek bozulan iç pazar koşullarında işten çıkarmadan başka seçeneği kalmamışsa ne yapacaktır. Astlarına iyi davranıp onlara fabrikanın kapısına kilit vuruncaya kadar maaş ödemeye devam etmeli midir? Değişimi sürekli kılmak isteyen şirket değiştirecek bir şeyi kalmayınca ne yapacaktır. Önce düşüncelerini, sonra makinelerini, süreçlerini, ambalajını, ürünlerin değiştiren şirket en sonunda değiştirecek bir şey bulamayacaktır. Acaba pazar bu kadar hızlı mı değişiyor.  Ya değişmekten hoşlanmayan bir pazarda çalışıyorsak. Geleneklerine bağlı, nostaljik özlemleri olan, eskiyi seven müşterilerin çok olduğu pazarlarda çalışıyorsak ne olacak? Bir başka örnek de A.B.D. tüketicisi. Yıllar öncesine dönen A.B.D.’liler doğal ve katkısız ürünler,  kentten kaçarak hafta sonu taşrada tatil, büyük kentlerden kırsal kesime göç, mistik doğu inançlarına yönelme gibi trendler nedeniyle şirketlere zor anlar yaşatıyorlar. En son teknolojik gelişmeler, yeni üretim süreçleri, yeni dağıtım kanalları derken bir de bakıyorsunuz müşteriniz ilkel yöntemlerle üretilmiş ürünler ya da eskiden sunulduğu gibi hizmet talep etmeye başlıyor. Hadi bakalım gene değiş, ama ne yöne doğru?

Her pazar kendi koşullarını kendi belirliyor. Başkalarına iyi gelen ilaçlar sizi hasta edebilir. Bu tür öğütlerle  ancak dost toplantılarının hoşsohbet misafiri olunur. Başarı ise o kadar kolay değil. Başarı; pazarı, ürünü, müşteriyi, pazar çevresini iyi bilmekle geliyor. Bazen tek başına alınan kararlar bile doğru olabiliyor. Bazen de herkesin yaptığının tersini yapmak doğru çözüm olabilir. En iyisi her şirketi kendi pazarında, kendi koşullarında  yönetmek.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Entegre Pazarlama İletişimi

Yabancı Şirketlerin Türkiye'ye Yönelmesi