Prof.Dr.İbrahim Kırcova

Merkez Bankası frene basınca piyasada işler yavaşlıyor. İşlerin yavaşlaması demek satışların düşmesi demek. Satışlar düşünce stoklar birikiyor. Stoklar birikince maliyetler artıyor. Maliyetler artınca zarar yazmaya başlıyorsunuz. Tüketicinin keyfi olmayınca satın alma iştahı azalıyor. İşte bu durumda pazarlamanın 4P’si değil finansmanın 4P’si gündeme geliyor. Yani para bulma, para kullanma, parayı yatırıma, parayı denetleme daha çok önem kazanıyor. Bütün iletişim bunun üzerine dönüyor. Ucuz, hesaplı, ödemesi kolay, şimdi al sonra öde, taksitlere böl, önce öde sonra al, minik taksitlere böl gibi laflar bolca kullanılıyor. Pazarlamanın argümanları rafa kaldırılıp finansman konuşmaya başlıyorsunuz. Özetle hem pazarlamayı hem de finansmanı iyi bilmek gerek.

Twitter günümüzün sosyal haberleşme platformu. Toplamda 140 karakter içinde konuşmak isteyenler için çok uygun bir yer. Aslına bakılırsa 300 kelime ile iletişim kuran toplumların haberleşmek için burada toplanması normaldir. Giderek daha az kelime kullanarak anlaşmaya çalışan bir kültür hakim olmaya başladı. Gazete, dergi okumak yerini sosyal ağlarda zaman geçirmeye bırakıyor. Sembollerle, işaretlere, kalıplarla iletişim kuran yeni iletişim biçimi kendi platformlarını da besliyor. Basit bir içerik analizi ile Twitter’da konuşulanların çoğunun incir çekirdeğini doldurmayacak türden zırvalıklar olduğu görmek mümkündür. Doğal olarak 300 kelime içinde anlaşmaya çalışan insanların bu platformda faydalı bir şey üretmelerini beklememek gerekir. Ancak ciddi markalar ve şirketlerin bu ve benzer platformları çok fazla ciddiye almaması doğru olur. Haydi “Trend Topic olalım, elaleme gösterelim”  türünden zorlamalarla yönetilen bu platformların orta vadede nereye savrulacağını görmek için çok de

Mobil Teknolojilerle Yönetim Mobil teknolojiler hayatın hemen her alanında önemli değişimler yaratıyor. Dijital devrimden sonra mobil devrim de hem kişilerin hem de kurumların hayatını ciddi ölçüde dönüştürüyor. Hızlı, kolay ve düşük maliyetli iletişim sadece kişiler için avantajlar yaratmakla kalmıyor, kurumların da iş yapma biçimlerine, verimlilik ve karlılıklarına önemli etkiler yaratıyor. Şirketler ve çalışanları ihtiyaç duydukları bilgiye, ihtiyaç duydukları yerden ulaşmak suretiyle üretim, lojistik, pazarlama, satış ve satış sonrası süreçlerde geçmişten farklı olarak birbirleriyle uyumlu ve koordineli çalışma imkanı buluyorlar. Bu durum gereksiz tekrarları, zaman kayıplarını, bürokrasi ve kırtasiyeyi büyük ölçüde azaltıyor.  Mobil teknolojilerle uyumlu yazılımlar sayesinde tedarik, stok ve envanter kontrolü sıfır hata seviyesinde yürütülebiliyor.  Gereksiz stok maliyetlerinin yarattığı maliyetlere katlanmaya gerek kalmıyor. İnsan kaynaklı hatalar ortadan kalkıyor. Ö

İşletme kitaplarında kurumsal kültür tanımlanırken şu çarpıcı tanımlama yapılır; “Bir kurumun içinde yürümeye başlayın, o kurumu karakterize eden ve   size çarpan ilk şey kurumsal kültürdür”. O kurumun çalışanlarının, yöneticilerinin, sahiplerinin, müşterilerinin kısaca tüm paydaşlarının paylaştıkları değerler, hikayeler, semboller, normlar ve inançlar o kurumun kültürünü oluştur ve kurumun yapısı hakkında bilgi verirler. Kurumların paydaşları bu özellikleri bilir ve sahiplenirler. Kurumların iş yapma biçimleri kültürleriyle ilişkilidir. Yani köklü kurumlar, köklü kurumsal kültüre sahip kurumlar kolay kolay yanlış iş yapmazlar… Şimdi bir de ülkemizin önde gelen kurumlarından birisi olan Fenerbahçe ve onun en önemli oyuncusu olan Alex De Souza’nın beklenmedik bir zamanda takımdan kopuşunu ve ardından meydana gelen olayları kurumsal kültür perspektifinden değerlendirelim. Dünyanın hangi ülkesinde olursa olsun iki hafta önce taraftarlar tarafından heykeli dikilen bir futbolcunu

Seth's Blog - powered by FeedBurner

E-ticaret sitelerinin mobil ile imtihanı

U.S. Army Field Manual FM 3-05.70 - Table of Contents

Logo Design History - Famous Logos A

Dünyanın en zor, ama en güzel işi video izle - 24 Nisan 2012 / 15:54

Pazarlama tamamen duyusal boyuta geçiyor!

CRM ile sosyal medyanın izdivaç vakti

Buy Smart, How Good Timing Saves Money: Men's Wealth at menshealth.com

İstanbul Üniversitesinde uzun yıllar hocalık yapan hocaların hocası Prof. Dr. Mehmet Oluç aramızdan ayrıldı. “Marketing” kavramının Türkçe karşılığı olan “Pazarlama”yı   dilimize kazandıran o idi.   Çok sayıda kitap, makale, bildiri ve benzeri bilimel çalışma ile ülkemizde pazarlamanın bir bilim disiplini olarak yerleşmesine büyük katkılar verdi. Binlerce öğrenci ve çok sayıda akademisyen yetiştirdi. Bugün Üniversitelerde pazarlama anlatan bir çok akademisyenin ya hocası oldu ya da kitaplarıyla onların yolunu aydınlattı. Ülkemizde bilim insanlarına ne denli değer verildiğinin bir göstergesi olarak sadece üniversitesi ve pazarlama camiasının katıldığı bir törenle sessiz sedasız kalbimizeki yerini aldı.

Otomobil pazarında tam 52 marka ve 500 civarında model bulunuyor. Bunlar içinde Türkiye’de üretilen otomobil markaları var ancak tam anlamıyla yerli malı bir otomobil yok. Hükümet bir yerli marka olması gerektiğini ısrarla vurguluyor. Sektörde yer alan firmalar da buna kafa yoruyorlar. Ancak 5000 civarında komponent ve 12 bin civarında parçadan oluşan herhangi bir otomobilin yerli olabilmesi nasıl mümkün olacak? Markası mı, modeli mi, tasarımı mı, teknolojisi mi, yan sanayii mi, ortakları mı yoksa kullanıcıları mı yerli olacak? Halen ülkemizde üretilen otomobilleri oluşturan komponentlerin büyük bir bölümü içeride üretiliyor. Ancak bunların markası, teknolojisi, tasarımı ve ortaklarının büyük bir bölümü yabancı. Markası, ortakları, tasarımı yerli olan bir üretim yapsak belki komponentlerin büyük bir kısmı belki teknolojisi ya da tasarımı dışarıdan gelecek. Büyük bir ihtimalle sermayedarlarının bir kısmı da dışarıdan gelecek. Bu durumda yerli otomobil üretmiş olacak mıyız

The Evolution of the Geek

Class Of 2011: If Social Media Were a High School

15 Tips for Crazy Good Facebook Marketing

Customers' Call Center Experience Affects Loyalty - CRM Magazine